KALICI YARA İZİ VE TAZMİNAT

BİR YARALANMA İLE İLLİYET BAĞI BULUNAN TÜM SKARLAR DOLAYISIYLA ENGEL ORANI VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

Kişideki yara skarlarının -ÖZELLİKLE YÜZ SINIRLARI İÇİNDEKİ YARA SKARLARININ- kişilerin sosyal yaşama katılmaları, evlenmeleri, iş bulmaları yönünden bir engel yaratmakta olup bu nedenle yara nedbelerinin oluşturduğu kozmetik sorunların da gözetilerek oran hesaplanması gerekmektedir. Yargıtay'ın "Vücut bütünlüğü ihlal edilen kişilerin çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çektikleri, aynı işte çalışsalar dahi ihlalden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kaldıkları, mesleklerinde yükselmelerine engel olabileceği, evlenme şanslarının azalacağı ya da kaybolacağı, dolayısıyla ekonomik geleceklerinin sarsılacağından zarara uğratılmış olurlar" şeklindeki kararları engel oranı verilmesi gerektiğini göstermektedirler. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/22584E., 2017/4410K. no.lu kararı. Karar tarihi: 24.04.2017.) (15. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/485E., 2019/9402K. no.lu kararı. Karar tarihi: 15.10.2019.)

Aşağıda Mahkemenize sunulan yaygın görüşler gereği; yara skarları hipertrofik ya da keloid özellikte olmasa da engel oranı verilmesi gerektiğini açıklamaktadır.

 "Cilt yaralanmaları ve gelişen skarlar değerlendirilirken, yaranın meydana getirebileceği fonksiyonel kayıpların, yara ve yeri nedeniyle gelişebilecek psikiyatrik durumların ve yaranın yol açacağı kozmetik sorunların dikkate alınması gerektiği, yaranın ülsere, atrofik ve ya hipertrofik olup olmadığı, yumuşak veya sert bir şekilde iyileşip iyileşmediği, cilt eklentilerinde kayıp olup olmadığı, altında kas, eklem veya diğer dokular var ise bu dokuları etkileyip etkilemediğini değerlendirilmesi gerektiği,"

"Yaranın iyileşme sonrası engelliliğe yol açacak en önemli özelliklerinden birinin yaranın iyileştikten sonraki rengi (hipopigmente veya hiperpigmente) olduğu,"

"Cilt yaralanmalarında greft kullanılsa bile epidermis eklentilerinin kaybolabileceği, cildin kayganlığının azalabileceği, duyusal aktarımın azalabileceği,"

"El sırtı, YÜZ, boyun bölgesi gibi görünür kısımlardaki lezyonların kişinin görünümünü değiştirmesi nedeniyle farklı değerlendirilmesi gerektiği,”

"Özellikle YÜZDE SABİT İZ NİTELİĞİNDEKİ KALICI SKARLARIN, ceza kanunu uyarınca da hapis cezalarının verilmesini gerektirir suç olarak tanımlanması nedeniyle yüzde sabit iz niteliğindeki yaraların engel oranı açısından da değerlendirilmesi gerektiği,"

"Yüz bölgesinde, ilk bakışta belirgin olan ve dikkat çeken yara izlerinin kişiler arası ilişkilerde birçok biyopsikososyal soruna yol açabilmesi, yüz biçiminin bozulması engel olarak görülmese de simgesel şiddete yol açtığı andan başlayarak, engele dönüşebileceği ağır psikolojik morbidite sebep olabileceği, kişinin sosyal statüsü, giyim ve yaşam tarzı, mesleği ve özel yaşamdaki durumu da dikkate alınarak sadece yüzdeki değil, vücuttaki kalıcı izlerin de değerlendirmeye alınmasının gerektiği,"

"Engellilikle ilgili mevzuatın kozmetik ve estetik kaygının ön planda olduğu güncel koşullara yetersiz kaldığı, yüzde ve bedende kalıcı izler için maddi tazminat (kazanç kaybı) yolunu açmayan ve bu tür bedensel zararlar için “iş göremezlik oranı" belirlenmeyen uygulamanın, “makine-insan" anlayışının bir ürünü olduğu,”

Tüm bu görüşler gereği açıkça görülmektedir ki; yara skarlarının fiziksel bir engel olmamakla birlikte oluşturacağı estetik-kozmetik bozukluk nedeniyle yaralanan kişilerde diğer normal bireylere göre daha dezavantajlı bir durum yarattığı, kişide psikolojik olarak olumsuz etkilenmeye yol açtığı, bu nedenlerle de değerlendirmede göz önünde bulundurulması gerektiği ortadadır.

Yara skarlarının özellikle görünür alanlarda bulunanların, kişilerde olumsuz psikolojik etkilenmeye yol açtığı, sosyal ilişkileri zorlaştırdığı, bazı meslek gruplarında daha fazla olumsuz etkilerinin olduğu ortadadır.

Engellilerle ilgili mevzuat, kişilerdeki ruhsal ve fiziksel engelliliğin belirlenmesi ile ilgili ayrıntılı kılavuz ve cetveller içermektedir. Bu nedenle yara skarlarına bağlı fiziksel engellilik ile sekel hâlini almış ruhsal hastalıkların mevzuata göre değerlendirilmesi mümkündür. Yani yara skarlarının, olumsuz fiziksel ve ruhsal etkileri oluşmuşsa ilgili yönetmeliklerde yer alan ve yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde rahatlıkla değerlendirilebilmeleri mümkündür.

 

Davalarınızda uzman bir ceza ve tazminat avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için bize ulaşabilirsiniz.

Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır.