İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ 

İş sağlığı ve güvenliği, çalışanların mesleki risklere karşı korunması ve bu risklere karşı alınacak önlemlerin bütününü ifade eder. Söz konusu önlemler işyerinin türüne, büyüklüğüne ve yapılan işin niteliğine göre değişir. İş sağlığı ve iş güvenliği uygulamaları sadece maden, inşaat veya metal gibi tehlikeli sektörlerde çalışanları değil, sektör ayrımı olmaksızın, satış temsilcileri, banka çalışanları, ofis hizmetlileri gibi tüm çalışanları ilgilendirir. Bu noktada önceki dönemde kullanılan ve sadece belirli durumlara tabi çalışan işçileri kapsam altına alan “işçi sağlığı ve iş güvenliği” kavramı yerine; günümüzde kamu personeli, küçük tarım işletmeleri çalışanları, deniz ve hava taşımacılığı personeli, basın yayın organlarında çalışanlar gibi çok geniş bir çalışan kadrosunu şemsiyesi altına alan “iş sağlığı ve güvenliği” kavramı kullanılmaktadır. 

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

İş sağlığı ve güvenliği; 1982 Anayasası, 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gibi çeşitli kanun ve yönetmeliklerle düzenlenmiştir. 

  • 1982 Anayasası 

1982 Anayasasının birden fazla hükmünde çalışanların, işyerinde sağlıklı ve güvenli bir şekilde çalışma hakları düzenlenmiştir. İlk olarak Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin “insan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devleti” olduğu belirtilmiştir. Sosyal devlet, herkese insan onuruna yaraşır asgari bir hayat seviyesi sağlamayı amaçlayan bir devlet anlayışıdır. Anayasa Mahkemesinin 1988 tarihli kararında sosyal devlet, “Güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet” olarak tanımlanmıştır. 1982 Anayasasının 5. maddesinde “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” devlet için anayasal bir görev olarak yüklenmiştir. Anayasa’nın 17. maddesinin ilk fıkrasında “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır. 

1982 Anayasası’nın 49. maddesinde “Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek için gerekli tedbirleri alır.” denilmektedir. Anayasa’nın 50. maddesinde ise “Kimse, yaşına, gücüne cinsiyetine uymayan işlerde çalıştırılamaz, küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” ifadesiyle bazı çalışanlar özel olarak koruma altına alınmıştır. Anayasa’nın 56. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Devlet herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamalıdır.” hükmü de iş sağlığı ve güvenliği hakkının Anayasamızdaki dayanağıdır. Anayasa’nın 60. maddesinde ise sosyal güvenlik hakkı düzenlenmiştir. Buna göre “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” 

Yukarıda belirtilen Anayasa maddelerinde, çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması temel bir anayasal hak olarak düzenlenmiştir. 

  • 4857 Sayılı İş Kanunu 

1475 sayılı İş Kanununun beşinci bölümünde 73. ila 82. maddeleri arasındaki 10 maddede, iş sağlığı ve güvenliği alanı düzenlemekteydi. İş sağlığı ve güvenliği konusundaki Avrupa Birliği politikalarının da etkisiyle 2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu kabul edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 77. ila 89. maddeleri arasındaki 13 madde iş sağlığı ve güvenliği alanını düzenlemektedir. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili özellikle md.77, 78, 79, 80, 81, 82, 85, 88, 89 hükümlerine dayanılarak uygulama yönetmelikleri çıkarılacağı belirtilmiştir. İş Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kısa bir süre içerisinde Avrupa Birliğinin iş sağlığı ve güvenliği direktifleri esas alınarak birçok yönetmelik yürürlüğe girmiştir. 

İş sağlığı ve güvenliği konusunun önleyici bir yaklaşım olarak ilk kez yasal düzeyde ele alınması 4857 sayılı İş Kanunuyla gerçekleşmiştir. Mevcut sistemi değiştiren 4857 sayılı İş Kanunu ve buna uygun olarak hazırlanan yönetmelikler, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girene kadar birçok değişikliğe uğramıştır. Bu yeni Kanunun yürürlüğe girmesiyle 4857 sayılı İş Kanunundaki iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümlerin tamamına yakını yürürlükten kaldırılmıştır. 

  • 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (İSGK) 

Türkiye'de iş sağlığı ve güvenliği alanında, mevzuatta yaşanan karmaşık süreçlerden sonra, 2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (İSGK) kabul edilmiştir. 6331 sayılı İSGK’nin gerekçesine göre, bu Kanunla kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, işveren ve işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlara faaliyet konusuna bakılmaksızın iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. 

Kanun hazırlanırken; ILO’nun 155 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesi” ve 161 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Sözleşmesi” ile AB’nin 89/391 sayılı Çerçeve Direktifi gibi uluslararası düzenlemelerden yararlanılmıştır. Kanunla, 4857 sayılı İş Kanununun iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin maddelerinin (77-89) yürürlükten kaldırılmış ve iş sağlığı ve güvenliği belirli sözleşmelere bağlı işçi ve işverenleri ilgilendiren bir husus olmaktan çıkarılarak tüm çalışanları kapsar hâle getirilmiştir. 

Kanunla işyerleri, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin daha etkin sunumu amacıyla tehlike sınıflarına ayrılmıştır. Bu sınıflandırmada; yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları gibi hususlar dikkate alınmıştır. Tehlike sınıfları; işyerlerinin yaptığı asıl iş dikkate alınarak sosyal tarafların dâhil olduğu bir komisyonun görüşleri doğrultusunda Bakanlıkça tespit edilmiş, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olanların görev yapması öngörülmüştür. Kanunla işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin görev yapması zorunlu hâle getirilmiştir. 

6331 sayılı Kanun, kamu ve özel sektöre ait tüm işleri ve işyerlerini, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerini, çırak ve stajyerlerde dâhil olmak üzere tüm çalışanları faaliyet konularına bakılmaksızın kapsamına almıştır. Böylece işçi, memur, sözleşmeli personel, çırak, stajyer, geçici, kısmi veya tam zamanlı olmak üzere farklı statülerde olan kamu veya özel sektörde çalışan herkes Kanun kapsamına alınmıştır. 

6331 sayılı Kanunda bazı çalışanlar ve faaliyetler kapsam dışı tutulmuştur. Bunlar: 

  • Türk Silahlı Kuvvetleri, Genel Kolluk Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının eğitim, operasyon, tatbikat gibi kendine özgü faaliyetleri, 

  • Afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, 

  • Hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri, 

  •  Ev hizmetleri, 

  • Çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlardır. 

6331 sayılı Kanunun altıncı maddesinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri düzenlenmiştir. Maddeye göre; 

“...iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren;

a) Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden veya ÇASMER’lerden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/16 md.) Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler.

b) Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar.

c) İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlar.

ç) Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirir.

d) Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir.

(2) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları; iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Sağlık Bakanlığına ait döner sermayeli kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi 4734 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de alabilir.

(3) Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir.

(4) (Ek: 10/9/2014-6552/16 md.) Birinci fıkranın (a) bendine göre yapılacak görevlendirme süresinin belirlenmesinde 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve stajyerler, çalışan sayısının toplamına dâhil edilmez.

(5) (Ek:9/1/2025-7538/19 md.) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir…”

  • 6331 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamanın ayrıntılarını göstermek amacıyla çok sayıda yönetmelik çıkarılmıştır. 2013 yılında çıkarılan, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği (İSGEYÖN) ile, 

İşverene, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile ilgili yükümlülükler getirilmiştir. İşveren, çalışan fiilen çalışmaya başlamadan önce, işe başlama eğitimi almasını sağlar. İşe başlama eğitimi akabinde çalışanlara Yönetmelik ekinde yer alan konular doğrultusunda temel eğitim verilmesi gerekmektedir. Temel eğitimler belirli aralıklarla yenilenir. Çalışma yeri veya iş değişikliği, iş ekipmanının değişmesi, yeni teknoloji uygulanması gibi durumlar nedeniyle ortaya çıkacak risklerle ilgili eğitimler ayrıca verilir. İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe dönüşünde çalışmaya başlamadan önce, kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir. 

İş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır (İSGEYÖN m.8). Çalışanlar, uygulamaya konulan eğitim programları çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılır, eğitimlerde edindiği bilgileri yaptığı iş ve işlemlerde uygular ve bu konudaki talimatlara uyarlar (İSGEYÖN m.9). 

İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, çalışanları karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve çalışanlara gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadır. Uygulamada bazı işyerlerinde görüldüğü gibi, işverenlerin koruyucu malzemeleri sağlamaları yeterli olmayıp bunların çalışanlar tarafından kullanılıp kullanılmadığını denetlemeleri ve gerekirse disiplin cezası uygulamalarıyla bunların kullanılmasını sağlamaları zorunludur. 

  • 29 Haziran 2015 tarih 29401 sayılı Resmî Gazete’de İşyerlerinde İşveren veya İşveren Vekili Tarafından Yürütülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Yönetmelik ile; 

Elliden az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işveren veya işveren vekili tarafından yürütülebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir (m.1). 

Yönetmelik kapsamına, elliden az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile işveren veya işveren vekilleri girer. Çalışan sayısının tespitinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır: 

a) Aynı işverenin Türkiye genelinde birden fazla tescilli ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerinin olması hâlinde, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri üstlenilebilecek iş yerlerinin belirlenmesinde Sosyal Güvenlik Kurumundaki tescil kayıtları esas alınır. 

b) İşverenden iş alan alt işverenlerce çalıştırılan sigortalılar çalışan sayısına dâhil edilmez. 

c) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve stajyerler, çalışan sayısının tespitinde dikkate alınmaz (m.2). 

İlgili Yönetmelik ile işveren ve işveren vekillerine bir kısım iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütme yetkisi tanınmıştır. İşveren ve işveren vekilleri Yönetmelikte belirtilen eğitimi tamamlamak koşuluyla işyeri hekimleri, kamu sağlık hizmeti sunucuları veya aile hekimlerince yerine getirilecek sağlık gözetimi ve Bakanlıkça yetkilendirilen iş hijyeni ölçüm, test ve analizi yapan laboratuvarlar tarafından yerine getirilecek çalışma ortamı gözetimi dışındaki iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebileceklerdir. 

Bu Yönetmelik kapsamında işveren veya işveren vekilleri, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin tamamını ya da bir kısmını hizmet alımı yoluyla da temin edebilir. 

  • 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 

Hukukumuzda işverenin çalışanı gözetme borcu hem özel hukuk hem de kamu hukuku içinde yer alan kurallarla düzenlenmiştir. Özel hukuktan kaynaklanan düzenlemelerden ilki iş sözleşmesidir. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanununun 417. maddesinde işverenin, işçinin yaşam, sağlık ve bedensel bütünlüğünü korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, işveren işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için; 

• Gerekli her türlü önlemi almakla, 

• Araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla, 

çalışanlar da iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. 

İşverenin kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle, işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir. 

  • 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile iş sözleşmesi ile çalışanlar ve bağımsız çalışanlar kısa vadeli sigorta kolları kapsamında düzenlenmiştir. İş kazası ve meslek hastalığı sigortası geçici veya sürekli gelir kaybına uğrayan sigortalıya veya onun yakınlarına parasal yardımlar sağlar. “Kısa vadeli sigorta kollarından biri olan” İş kazası ani bir olay sonucu, meslek hastalığı ise yavaş yavaş ortaya çıkması bakımından birbirinden ayrılır. Ancak her ikisinin de mesleki risk sayılması ve ortak özellikler taşıması nedeniyle birlikte düzenlenmişlerdir. 

5510 sayılı Kanunda, olayın iş kazası sayılması için sadece işyeri koşulları veya işverenin iş güvenliği önlemlerini almaması nedeniyle meydana gelmesi gerekmediği gibi, kazanın işverenin otoritesi altında meydana gelmesi yeterlidir. İş sağlığı ve güvenliği alanındaki önlemler, yaşam hakkının kutsallığı çerçevesinde işçiler açısından önemli olduğu kadar, işverenlere getireceği maliyetler ve ülke ekonomisine vereceği zararlar açısından da son derece önemlidir. Yetişmiş insan gücü kaybı, üretim ve malzeme kaybı, psikolojilerin bozulması nedeniyle oluşacak verim kayıpları ve daha birçok kayba yol açan iş kazaları ve meslek hastalıkları, üzerinde önemle durulması gerekmektedir. 

 

 

Davalarınızda uzman iş avukatından yardım almak hukuki açıdan sizi koruyacaktır. Detaylı bilgi için bize ulaşabilirsiniz.

Bu sitede yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazılardan kaynaklı herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır.